top of page
  • Black Instagram Icon

Annelik ve Feminizm: Eşitliği Ararken Yükü Sırtlanmak

Anne olduktan sonra hayat, önceden inandığın tüm idealleri yüzüne çarpan bir şekle dönüşüyor. Feminist kimliğinle “eşitlik” diye haykırırken, gece 3’te bebeğin ağlamasına tek senin koşman, sabah erkenden çamaşır makinesini çalıştırman ve akşam yemeğini pişirirken iş maillerine cevap vermeye çalışman… İşte bu Annelik ve Feminizm Kalmak çelişkisi, modern anneliğin en sert gerçeği: “Feminist kalabilmek için önce süper kahraman olmalısın.”



feminizm ve annelik

“Sen Daha İyi Yapıyorsun” Tuzağı: Feminist Annelik ve Toplumsal Roller


Eşin “Sen daha iyisini yapıyorsun” diyerek bebek bezini değiştirme sorumluluğunu sana devrederken, aslında toplumun kadınlara biçtiği rolü yeniden üretiyor. Bu cümle, masum bir iltifat değil; bir kısır döngünün başlangıcı. Çünkü her “iyi yapılan” iş, senin omuzlarına eklenen bir yük. Çocuğun kakasını silmekten oyuncakları toplamaya kadar her şey “anne işi” olarak kodlanıyor. Peki ya biz bu kodu nasıl kıracağız?


Ev İçi Emeğin Görünmez Ekonomisi: “Bedavaya Çalışıyorum” Demek Yeterli Mi?


Haftada 7 gün, günde 18 saat çalışıyorsun: temizlik, yemek, çocuk bakımı, alışveriş… Bir bakıcı, temizlikçi ve aşçı tutsaydın ayda 50 bin liradan fazla maliyetin olurdu. Peki senin bu emeğin neden “aile içi görev” diye küçümseniyor? Eşin kira, fatura ödüyor, belki markete de para katkısı var, ama senin ev içindeki emeğin parasal bir değere dönüşmüyor. Hatta kendi birikiminden harcama yapmak zorunda kalıyorsun. Bu adil mi?


Mesela ben hala çalışmaya devam ediyorum ancak lohusalığımın 17. günü işe uzaktan aldığım siparişlerle geri dönsem de zamanla müşterilerim azaldı ve birikimimden yemeye başladım. Ama bizim kartlarımız hep ayrıydı. Hatta kirayı da önceden bölüşürdük. Yani şuan da kızıma alacağım bir şey olsa da içeceğim bir kahve olsa da kendim kartımdan ödüyorum. Hiç ek kartını ver bana demedim.


Belki de ev içi emeği “maaş” olarak konuşmalıyız. Örneğin, eşin sana her ay bu işlerin karşılığı olarak 10 bin lira verse (ki bu piyasa şartlarında çok düşük!), ilişkideki güç dinamikleri değişir mi? Ya da daha radikali: Ev işleri ve çocuk bakımı eşit bölüşülmeli. Yemek yapma sırası, gece nöbetleri, çamaşırlar… Liste uzun, ama imkânsız değil.


Feminist Anne Olmak: İmkânsız Misyona Devam


8 Mart’ta “Bırak evi bok götürsün” pankartını paylaşırken, içten içe “Keşke ben de evi bırakabilsem” diye düşünüyorum. Çünkü gerçek hayatta çocuğun alerjisi var, çarşaflar sık sık yıkanmalı; ütü yığılıyor, oyuncaklar dağ olmuş… Peki bu koşullarda feminist kalmak nasıl mümkün?


Cevap belki de mükemmeliyetçilikten vazgeçmekte. Bazen ev dağınık kalacak, bazen yemek sipariş gelecek. Önemli olan, bu yükün sadece sana ait olmadığını eşine hatırlatmak. “Ben emziriyorum ama sen de biberonla besleme nöbeti alabilirsin” diyebilmek. Ya da “Bugün çamaşırları sen as, ben çocuğu yatırıyorum” diye sınır koymak.


Eşitlik İçin Somut Adımlar: Nereden Başlamalı?


Liste Yapılabilir: Haftalık ev işlerini ve çocuk bakım görevlerini yazın. Kimin ne yaptığını görün.


Rotasyon Yapmak: Sen yemeğini yedir, ben parka çıkaracağımı yapıyorum mesela.


Destek Almak: Temizlikçi, part-time bakıcı ya da oyun ablası. Keşke herkesin imkanı olsa.


Ekonomik Değeri Konuşmak: Ev içi emeğinizi aylık “bütçe” olarak hesaplasak ve eşimize göstersek ben ciddi ciddi düşünmeye başladım.


“Yapabilirsin”e İzin Vermek: Biliyorum ben gidince daha çok ekran açacak, ya da daha fazla abur cubur verecek ama onun ebeveynliğini denetlemek benim görevim değil ve olmamalı. O yüzden nasıl olursa olsun yapsın, ve baksın diye bırakmaya başladım çocuğu


Feminizm ve Annelik: Çelişki Değil, Direniş


Evet, annelik bazen feminist duruşla çelişiyor gibi görünebilir. Ama unutmamak gerek: Feminizm, mükemmel eşitlik değil, eşitsizliğe başkaldırıdır. Çocuğunu sevgiyle büyütürken, bir yandan da “Neden hep ben?” diye sormak, bu başkaldırının ta kendisi. Belki bugün eşinle eşit iş bölümü yapamıyorsunuz, ama her gün bu konuyu gündeme getirmek, ısrarla “Benim de zamanım değerli” demek, küçük bir devrim.


Annelik seni feministlikten çıkarmaz. Tam tersine, annelik feminizmi daha da gerekli kılar. Çünkü senin verdiğin bu mücadele, kızına “eşit bir hayat” vaat edebilmek için…


Peki ya siz? Ev içi yük paylaşımında neredesiniz?

 
 
 

Comentarios


bottom of page