top of page
  • Black Instagram Icon

Bebekle İlk Gece: Yeryüzüne İnen Uzaylı ve Gariban Annesi

  • Yazarın fotoğrafı: herseyinannesi
    herseyinannesi
  • 2 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Her şey sessiz.

Hastane odasında, koltukta uyuyan eşimin horultusuyla bebeğimin mıkırdanması arasında sıkışmış bir zaman makinesi var: Doğumdan sonraki ilk gece, sonsuz bir saniyeye dönüşüyor.


Bebekle ilk gece hastanede, o uyuyor, hemşireler “Sütün var, dinlen” diyor, ama ben parçalanmış hissediyorum. Göğüslerim acıyor, karnımda ameliyat dikişleri adeta yanıyor.



bebekle ilk gece

Bebekle İlk Gece ve Emzirmek: Kan, Süt ve Bitmeyen Vardiya


Hastanede İkinci gece.

Meme uçlarım yara, süt damlamıyor, bebek çığlık çığlığa… Hemşire “Emzirmeye devam” diyor, ama ben bir şeyler yanlış gibi hissediyorum. Yastıklarla saatlerce onu göğsümde tutuyorum.  Saatler derken sıfır uyku, sıfır. Eşim koltukta uyuyor. Annem gitti. Saatler, duvardaki tik taklarla alay ediyor.


48 Saatlik Hayalet: Hiç Uyumadığımı Kanıtlayan Hayaller


Zamanın içinden geçiyorum ama iz bırakmıyorum.


Gözlerim açıkken gördüğüm rüyalar: Bebek ağlıyor, koşuyorum, ama bebek sandığım şey yastıkmış, peki bebek nerede? Sonra anlıyorum ki uyanığım. Gece 3:17. Yenidoğan bezini değiştirirken, ellerim titriyor. Sabah olduğunda, “Daldın mı?” diye soruyorlar. Dalış dedikleri, bir bardağın dibine bakarken kaybolmak gibi. Göz kırpma sürem.


Yanımdaki Uzaylı: “İçimdeydin, Şimdi Neden Dışarıdasın?”


Arabadan indiğimizde, onu pusette taşırken, bir an durdum: Bu canlıyı nereye bırakmalıyım?

9 aydır içimde yaşayan o bebek, şimdi reflü yatağında mırıldanıyor. Yanına uzandığımda, nefes alışını dinliyorum: Bir deniz kabuğunun içindeki dalga sesi gibi. Ama her mık demesinde sıçrıyorum. Uyku, asla yok… Arada Ya kaybolursa? diye kontrol ediyorum. Parmaklarım, gerçek olduğuna inanmak için ayak tabanlarını okşuyor.


Sarılık ve Geri Dönen Kabus: “Her Şey Normal Demiştiniz!”

Üçüncü gün, bebeğin teni sarıya çalıyor. Bezinde kiremit rengi idrar kan gibi bir şeyler var.

Doktor “Süt yetmemiş 30 cc mama başla” diyor. Oysa bana “Var sütün” demişlerdi. İlk kez suçlu hissediyorum. Şırıngayı tutarken, “Beni affet” diye fısıldıyorum.


Yalnız Bir Anne ve Uyuyan Baba: Evrenin En Eski Hikayesi


Bebeğin midesine inen süt, yanaklarından taşıyor. Ben, bir hayalet gibi odalarda geziniyorum. Eşim uyuyor; nefes alışı düzenli, huzurlu. İçimde bir öfke: “Neden sen de parçalanmıyorsun?”

 

Yalnızca Kendimden Sorumlu Olduğum 30 Yılın Sonu: Artık Sen Onun Limanısın


Bir sabah uyanıyorsun ve artık bir canlının sığındığı ve sığınacağı ve bunu hayatı boyunca yapacağı bir liman olduğunu idrak etmeye çalışıyorsun.


Bebek, sana bağlı. Açlığı, uykusu, nefesi… Her şey senin üstünden geçiyor. İki kez ani kalkıştan belin kitleniyor. Ağlama sesleri ile sütler akıyor tişörtün ıslanıyor. Ama sen onun için bir sığınaksın. Bebeğin ter kokulu ensesi, göğsüne yayılan ılıklık… İlk kez, “Burada olmalıyım” diyorsun.


Evde Bebekle İlk Sabah: Dünya Yeniden Doğuyor


Haziranın gelmesiyle çatı katı evimizi güneş yakmaya başlıyor, bebek uyuyor.


Acıyan göğüs uçlarınla pencereden dışarı bakıyorsun. Sokakta bir kadın işe gidiyor, bir amca köpeklerini gezdiriyor. Özgür. İç geçiriyorsun. Sonra bebeğin elinin parmaklarını sayıyorsun: Bir, iki, üç… “Merhaba,” diyorsun, “ben senin limanın, sığınağın ve en azından birkaç yıl hayatındaki en önemli insan olacağım.”


Hayatım ne kadar değişti diye sorulursa derim ki sadece bir başkasının kalp atışı bana emanet…

Comments


bottom of page