Dokunulmama Hakkı: Anneliğin Fiziksel Tükenmişlik Sendromu
- herseyinannesi
- 3 gün önce
- 3 dakikada okunur
Sırtımda uyuyan çocuk, kolumda çizikler, saçıma yapışan Calpol… Bir an durup "Peki benim bedenim?" diye sormak istiyorum. "Annelik dokunuşla başlar" derler, evet. Bebekler için tensel temas, güven duygusunun temeli, beyin gelişiminin bir parçası, sevginin alfabesi. Bilim de diyor ki: Ten tene temas, oksitosin patlaması, bağlanma, iyileşme… Hepsi doğru. Ama kimse "Bunun bir sınırı yok mu?" diye sormuyor. Annelik sözleşmesine, "24 saat bedenim başkasına ait olacak" maddesi mi gizlendi acaba?

"Koala Annelik" ya da "Dokunma Molası" Olmayan Bir Hayat
Bebekken kucağa alınmayı reddeden çocukların hikayelerini okur iç geçiririz. "Keşke bana da yapışsa" deriz. Sonra öyle bir yapışır ki, tişörtümün yakasından çekiştirir elimden bile değil. "Gel gel" diye çekiştirirken kolu, saçımı tarif edilemez bir düğüm haline getirirken, kendimi bir oyun parkuru gibi hissediyorum. Tırmanılacak, sallanılacak, çekiştirilecek… Uyku öncesi ritüeli dedikleri, benim için saç diplerimin intikamı: Minik eller saçımda gezinirken ilk 5 dakika sevgi, sonrası ise "Çekme artık!" çığlıklarıyla dolu bir direniş savaşı.
"Dokunulma Kredim Bitti" Diyememek ve Tükenmişlik Sendromunun En Somut Hali
Bilirsiniz, bebekler dokunarak keşfeder. Ama kimse, "Bu keşif, annenin sinir sistemini keşfe çıkacak kadar agresif olabilir mi? diye uyarmıyor. Üstümde tepinen, saçımı yolarken "Ninni söylüyor sanan" bir çocukla her akşam yaşadığım tepişme döngüsü… Kollarımda uyuyakaldığında, nefes alışını dinlerken yavaşça kızgınlığım geçse de anne olmamış halime her gün saçlarını avuç avuç yolarak uyutuacağın bi bebeğin olacak ve seni tuvaletini yaparken dahi yalnız bırakmayacak desem acaba ne derdi bazen merak ediyorum.
Kesin olsun derdi ama demekle olmuyor tabi.
"Evet, Dokunmak Güzel Ama Ya Fiziksel Tükenmişlik ve Anneliğin Bitmeyen Mesaisi…"
Dokunmanın önemini biliyorum. O küçük elin avucuma değdiği anlar, dünyayı durdurabilecek kadar kıymetli. Ama tüm gün boyunca aynı bedenin üzerinde sürüklenen bir çanta gibi hissetmek… Kulağıma fısıldıyorum: "Bu çocuk değil, ihtiyaç. Bunu sen seçtin." Sonra içimdeki ses yankılanıyor: "Peki ya benim ihtiyaçlarım?" Duş alırken bile kapıyı tırmalayan bir sesle "Anneee!" diye ağlamak, tuvalette bile yalnız kalamamak… Dokunma molası istemek neden bu kadar suçluluk duygusuyla sarılıyor?
Fiziksel Tükenmişlik: Görünmeyen Yara İzleri
Omuzlarımda taşıdığım çocuğun ağırlığı değil sadece, sürekli temasın yorgunluğu. Saçımda kopan teller, boynumdaki tırnak izleri, belimde kronikleşen ağrı… Sosyal medyada "Annelik huzurdur" yazan paylaşımlara bakarken, "Ben neden huzursuzum?" diye düşünüyorum. Cevap basit: Sınırlar. Bebeğin değil, benim sınırlarım. Dokunulmazlık alanımı çiğneyen minik bir istilacıyı sevmekle, kendi bedenimi korumak arasında sıkışmış hissediyorum.
"Ama O Sadece Bebek"
İtiraf ediyorum: Bazen "Yeter artık!" diye bağırıyorum da. Sonra hemen, "Ama o daha çocuk, senin sevgine ihtiyacı var" diyen iç sesim devreye giriyor. Peki ya benim sevgiye ihtiyacım? Sevgi, dokunmanın tek yolu mu? Bir kucak dolusu sarılmadan sonra "Artık dur" diyebilme hakkım yok mu? Annelik, "kendini tamamen feda etmek" demek değil. Fedakarlıkla tükenmişlik arasındaki ince çizgiyi kimse çizmiyor.
İpin Ucunu Bırakmamak İçin…
Belki de "dokunulmak" ile "tükenmek" arasındaki dengeyi bulmalıyız. "Hayır, şu an kucağıma alamam" diyebilmek… Saçımı çektiğinde "Bu canımı acıtıyor" diye netleşmek ve bir gün anlamasını dilemek… Uyku öncesi 10 dakika "yalnız kalma hakkı" için eşten destek istemek… Bunlar bencillik değil, bu tükenmişlik sendromunda hayatta kalma stratejisi. Çünkü ancak dolu bir bardak olursam, onu da doldurabilirim.
Son Söz Yerine: "Dokunma Hakkımı Geri İstiyorum!"
Evet, o küçük eller büyüyecek ve bir gün belki "Anne sarılsak mı?" diye sormayı unutacak. Ama şimdi, burada, ter içinde kalmış tişörtümle, kendime itiraf ediyorum: "Dokunulmaktan yoruldum." Bu, onu sevmediğim anlamına gelmiyor. Sadece kendi tenimin sesini duymam gerektiğini fark ediyorum. Belki annelik sözleşmesinde yazmıyor ama bedenim bana ait. En azından ara sıra…
Comments